Kızılay Web Banner 160X600
Site Sağ Cumhuriyet 100. Yıl
Serkan Yüceer
Köşe Yazarı
Serkan Yüceer
 

"AŞK, SEVGİ, SAYGI" Serkan Yüceer'in Kaleminden

AŞK, SEVGİ, SAYGI Sözlükler, “Bir kimse veya bir şeye karşı duyulan çok kuvvetli sevgi ve bağlılık duygusu” olarak tanımlar aşkı. Öyleyse bir bakarsın yangın gibi harlanır aşk, sonra söner, sonra köz olur bir de bakmışsın küllenmiş, küller de bir rüzgar ile dağılmış yok olmuş. Tabi ki dünyevi aşk için geçerlidir bu. İlahi aşk ise tersine küllerinden doğarak insanın kendisini de yakan bir aşka döner. Ben ise bu tanımlamaya katılmıyorum. AŞK istemsiz bir duygudur, sevgi öyle değil. Bağlılık ise sadece aşk ile özdeşleşmemeli. Aşk bitse de insanı bağlayan şeyler olmalı. Ben farklı düşünsem de toplum inandırılmış buna. O nedenle aşk bitiyor evlilikler de bitiyor. Bağlılık yerini ayrılık alıyor. İlahi aşk desen onu kimsede göremiyorum. “Zeten görünmez ilahi aşk” diyebilirsiniz ama siz sürekli birilerine görünüyorsanız asıl olmanız gereken yerde değilsiniz demektir. Yani sizi (her yerde ve sürekli) görüyor olmam sizdeki ilahi aşkı görmemem demektir. O halde ilahi aşktan bahsetmeyin, Allah(CC)’ın rızasını arıyorum deyin geçin. Ben de itiraz etmem kimse de etmez inşallah. Buldum da demeyin, ona da itiraz gelir. Bana göre aşk gönül kapısının anahtarıdır. İçeri girdikten sonra aşk olsa da olur olmasa da. Yeterki sevgi olsun, en önemlisi saygı olsun. Ben aşk bitti diye eşinden ayrılanı çok gördüm ama aşk bitti diye işinden ayrılanı, aşk bitti diye yerinden, yurdundan ayrılanı hiç görmedim. Vardır muhakkak (bazen medyadan da duyuyoruz) ama ben hiç şahit olmadım. O nedenle aşk faslını bırakıp geçelim SEVGİ faslına. Sevgi varsa eşler arasında muhabbet vardır, eşler arasında huzur vardır, eşler arasında güven vardır, eşler arasında bağlılık vardır vs vs. Sevginin dozu da önemlidir. Eşinizin her şeyini sevmek zorunda değilsiniz, ya da sevginizin şiddeti çok olmak zorunda değil. Her şeyin fazlasında olduğu gibi sevginin fazlası da zarardır bazen de israftır. Her şeyde sevgiyi aramayın bazen bir şey de bağlayabilir, bağlamalıdır sizi eşinize. Aşk için sorduğumu sevgi için de sorayım. Hanginiz işinin her şeyini seviyor, hanginiz yaşadığı yerin her şeyini seviyor. Neden işinizden, yaşadığınız yerden kolay vazgeçemezken, eşinizden kolayca vazgeçebiliyorsunuz. “Çünkü o değişti” diyorsunuz. Değişecek tabiki, siz de değiştiniz. Asıl değişmemektir yanlış olan. Fizyoloji de değişecek, psikoloji de, diğer birçok etken de değişecek. Yaşadığınız çevre değişmiyor mu? Değişmedi mi? Benim yaşadığım yer çok değişti mesela, hatta olumsuz değişim daha fazla. Sokaklar pislendi, caddeler perişan, kaldırımlar işgal edilmiş, binalarda/dükkanlarda kaçak yapılaşma hat safhada ama yine de bağlıyım buraya. Bir kısmı sevgimden bir kısmı da mecburiyettendir belki de. Evlilikte öyle olmalı o halde. Eşinizde sevmediğiniz duygu, düşünce, davranışlar olduğu kadar sevdiğiniz duygu, düşünce, davranışlar da çoktur elbet. Yeter ki o gözle bakmayı bilin. Yaşadığı çevreye gelince yaşanmışlıklar var, çok güzel hatıralar var, biraz da mal mülk edindik deyip kopamayan insan, her türlü şartta yanında olacağım diye söz verdiği eşinden nasıl kolayca vazgeçebilir? Bu soruyla beraber bağlılığın anahtarı en önemli konuya geçelim. Bence SAYGI eşler arasındaki bağlılığın anahtarıdır. Birbirine karşı saygılı eşlerin olduğu yerde huzur eksik olmaz. Huzur arada kaçsa da biraz temiz hava alır geri gelir. Bu ailede yetişen çocuklar da huzurlu yaşar, bugün anne baba kardeşlerine, yarın eşleri ve çocuklarına bağlı yaşarlar. Sevgi için bahsettiğimiz ve hayatın olağan akışında gerçekleşen değişim saygı için de geçerlidir. Ama sevgi bir duygu olduğu için ondaki değişim otokontrollü değildir ve genellikle olumsuza evrilir. Fakat saygıda durum tam tersidir. Saygı bana göre davranıştır. Duygu ve davranış olarak da niteleyenler var. O nedenle “Saygı Duymak” ve “Saygı Göstermek/Saygılı Davranmak” şeklinde hem duyguyu hem davranışı esas alan deyimlerimiz var. Davranış, duygunun somut yansımasıdır. Saygıyı daha somut gördüğüm için ben saygıyı davranış olarak görüyorum. Mesela “saygı kuralları” varken, “sevgi kuralları” kulağa pek hoş gelmedi. Bu kadar felsefeyi yeterli bularak konuya geçersek: İnsan davranışlarını kontrol edebilir. Eşlere düşen görev ise davranışlarını olumlu olarak değiştirmektir. Eşler arasında en çok yapılan hata şudur ki: Sevmediğimiz yönler ortaya çıktıkça, sevdiğimiz yönleri görmemeye başlıyoruz. Bu ise sevgimizin azalmasına yol açıyor, tersini yapsak yani sevdiğimiz yönleri keşfettikçe sevmediğimiz yönleri unutsak sevgimiz artacaktır. Diğer taraftan sevgimizi azalttıkça saygımızı azaltarak da büyük hata yapıyoruz. Oysaki saygımızı korudukça, sevdiğimiz başka yönlerin ortaya çıkmasına katkı sağlayacağız. Özetle azalan sevgiyle beraber saygıyı da azaltmamak gerekir, saygı zamanla sevgiyi artıracaktır. Sevmek ya da sevmemek bazen elinizde olmayabilir ama saygı duymak sizin elinizdedir. Bilmeyenler/duymayanlar için çok sevdiğim bir hikayeden bahsedeyim. Merak edenler internetten rahatlıkla okuyabilir. Adı “avucunuzdaki kelebek”. O hikayeden esinlenerek “saygıyı” insanın avucundaki kelebeğe benzetiyorum. Yaşaması da ölmesi de insanın elinde. Başladığımız yere dönecek olursak bir evliliği yaşatmak da sizin elinizde. Yalınız burada iki el de size ait değil. Elin biri eşinize ait. Bu açıdan bakarak en azında %50’si size ait diyelim. Aşk, sevgi, saygı dışında yer alan ve dolaylı olarak yukarıda zikrettiğimiz mecburiyetleri de katarsak işin içine, bu oran yüzde %50 den %100’e doğru gidecektir. Hiçbir zaman %100 olmayacaktır. Son olarak şunu da ekleyelim. Biz konuyu daha çok evlilik kurumu üzerinden ele aldık. Dostluk kurumu da bu şekildedir. Aynı ailenin veya benzer duyguların bir parçası olmaktan kaynaklı kardeşlik kurumu da bu şekildedir. Tüm şartları zorladık yine de olmadı ise bazen “ayrılık” da bir çözümdür. Biz yazımızı bir dua ile bitirelim “Allah(CC) muhabbetimizi artırsın”.
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2025 - Pazartesi
Serkan Yüceer

"AŞK, SEVGİ, SAYGI" Serkan Yüceer'in Kaleminden

AŞK, SEVGİ, SAYGI

Sözlükler, “Bir kimse veya bir şeye karşı duyulan çok kuvvetli sevgi ve bağlılık duygusu” olarak tanımlar aşkı. Öyleyse bir bakarsın yangın gibi harlanır aşk, sonra söner, sonra köz olur bir de bakmışsın küllenmiş, küller de bir rüzgar ile dağılmış yok olmuş. Tabi ki dünyevi aşk için geçerlidir bu. İlahi aşk ise tersine küllerinden doğarak insanın kendisini de yakan bir aşka döner.

Ben ise bu tanımlamaya katılmıyorum.

AŞK istemsiz bir duygudur, sevgi öyle değil. Bağlılık ise sadece aşk ile özdeşleşmemeli. Aşk bitse de insanı bağlayan şeyler olmalı.

Ben farklı düşünsem de toplum inandırılmış buna. O nedenle aşk bitiyor evlilikler de bitiyor. Bağlılık yerini ayrılık alıyor.

İlahi aşk desen onu kimsede göremiyorum. “Zeten görünmez ilahi aşk” diyebilirsiniz ama siz sürekli birilerine görünüyorsanız asıl olmanız gereken yerde değilsiniz demektir. Yani sizi (her yerde ve sürekli) görüyor olmam sizdeki ilahi aşkı görmemem demektir. O halde ilahi aşktan bahsetmeyin, Allah(CC)’ın rızasını arıyorum deyin geçin. Ben de itiraz etmem kimse de etmez inşallah. Buldum da demeyin, ona da itiraz gelir.

Bana göre aşk gönül kapısının anahtarıdır. İçeri girdikten sonra aşk olsa da olur olmasa da. Yeterki sevgi olsun, en önemlisi saygı olsun.

Ben aşk bitti diye eşinden ayrılanı çok gördüm ama aşk bitti diye işinden ayrılanı, aşk bitti diye yerinden, yurdundan ayrılanı hiç görmedim. Vardır muhakkak (bazen medyadan da duyuyoruz) ama ben hiç şahit olmadım.

O nedenle aşk faslını bırakıp geçelim SEVGİ faslına. Sevgi varsa eşler arasında muhabbet vardır, eşler arasında huzur vardır, eşler arasında güven vardır, eşler arasında bağlılık vardır vs vs. Sevginin dozu da önemlidir. Eşinizin her şeyini sevmek zorunda değilsiniz, ya da sevginizin şiddeti çok olmak zorunda değil. Her şeyin fazlasında olduğu gibi sevginin fazlası da zarardır bazen de israftır. Her şeyde sevgiyi aramayın bazen bir şey de bağlayabilir, bağlamalıdır sizi eşinize. Aşk için sorduğumu sevgi için de sorayım. Hanginiz işinin her şeyini seviyor, hanginiz yaşadığı yerin her şeyini seviyor. Neden işinizden, yaşadığınız yerden kolay vazgeçemezken, eşinizden kolayca vazgeçebiliyorsunuz. “Çünkü o değişti” diyorsunuz. Değişecek tabiki, siz de değiştiniz. Asıl değişmemektir yanlış olan. Fizyoloji de değişecek, psikoloji de, diğer birçok etken de değişecek. Yaşadığınız çevre değişmiyor mu? Değişmedi mi? Benim yaşadığım yer çok değişti mesela, hatta olumsuz değişim daha fazla. Sokaklar pislendi, caddeler perişan, kaldırımlar işgal edilmiş, binalarda/dükkanlarda kaçak yapılaşma hat safhada ama yine de bağlıyım buraya. Bir kısmı sevgimden bir kısmı da mecburiyettendir belki de. Evlilikte öyle olmalı o halde. Eşinizde sevmediğiniz duygu, düşünce, davranışlar olduğu kadar sevdiğiniz duygu, düşünce, davranışlar da çoktur elbet. Yeter ki o gözle bakmayı bilin. Yaşadığı çevreye gelince yaşanmışlıklar var, çok güzel hatıralar var, biraz da mal mülk edindik deyip kopamayan insan, her türlü şartta yanında olacağım diye söz verdiği eşinden nasıl kolayca vazgeçebilir? Bu soruyla beraber bağlılığın anahtarı en önemli konuya geçelim.

Bence SAYGI eşler arasındaki bağlılığın anahtarıdır. Birbirine karşı saygılı eşlerin olduğu yerde huzur eksik olmaz. Huzur arada kaçsa da biraz temiz hava alır geri gelir. Bu ailede yetişen çocuklar da huzurlu yaşar, bugün anne baba kardeşlerine, yarın eşleri ve çocuklarına bağlı yaşarlar. Sevgi için bahsettiğimiz ve hayatın olağan akışında gerçekleşen değişim saygı için de geçerlidir. Ama sevgi bir duygu olduğu için ondaki değişim otokontrollü değildir ve genellikle olumsuza evrilir. Fakat saygıda durum tam tersidir. Saygı bana göre davranıştır. Duygu ve davranış olarak da niteleyenler var. O nedenle “Saygı Duymak” ve “Saygı Göstermek/Saygılı Davranmak” şeklinde hem duyguyu hem davranışı esas alan deyimlerimiz var. Davranış, duygunun somut yansımasıdır. Saygıyı daha somut gördüğüm için ben saygıyı davranış olarak görüyorum. Mesela “saygı kuralları” varken, “sevgi kuralları” kulağa pek hoş gelmedi. Bu kadar felsefeyi yeterli bularak konuya geçersek: İnsan davranışlarını kontrol edebilir. Eşlere düşen görev ise davranışlarını olumlu olarak değiştirmektir. Eşler arasında en çok yapılan hata şudur ki: Sevmediğimiz yönler ortaya çıktıkça, sevdiğimiz yönleri görmemeye başlıyoruz. Bu ise sevgimizin azalmasına yol açıyor, tersini yapsak yani sevdiğimiz yönleri keşfettikçe sevmediğimiz yönleri unutsak sevgimiz artacaktır. Diğer taraftan sevgimizi azalttıkça saygımızı azaltarak da büyük hata yapıyoruz. Oysaki saygımızı korudukça, sevdiğimiz başka yönlerin ortaya çıkmasına katkı sağlayacağız. Özetle azalan sevgiyle beraber saygıyı da azaltmamak gerekir, saygı zamanla sevgiyi artıracaktır. Sevmek ya da sevmemek bazen elinizde olmayabilir ama saygı duymak sizin elinizdedir.

Bilmeyenler/duymayanlar için çok sevdiğim bir hikayeden bahsedeyim. Merak edenler internetten rahatlıkla okuyabilir. Adı “avucunuzdaki kelebek”. O hikayeden esinlenerek “saygıyı” insanın avucundaki kelebeğe benzetiyorum. Yaşaması da ölmesi de insanın elinde.

Başladığımız yere dönecek olursak bir evliliği yaşatmak da sizin elinizde. Yalınız burada iki el de size ait değil. Elin biri eşinize ait. Bu açıdan bakarak en azında %50’si size ait diyelim. Aşk, sevgi, saygı dışında yer alan ve dolaylı olarak yukarıda zikrettiğimiz mecburiyetleri de katarsak işin içine, bu oran yüzde %50 den %100’e doğru gidecektir. Hiçbir zaman %100 olmayacaktır.

Son olarak şunu da ekleyelim. Biz konuyu daha çok evlilik kurumu üzerinden ele aldık. Dostluk kurumu da bu şekildedir. Aynı ailenin veya benzer duyguların bir parçası olmaktan kaynaklı kardeşlik kurumu da bu şekildedir.

Tüm şartları zorladık yine de olmadı ise bazen “ayrılık” da bir çözümdür.

Biz yazımızı bir dua ile bitirelim “Allah(CC) muhabbetimizi artırsın”.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve akyurthaber.net.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.